Risale-i Nur’u merkeze alıp maziye şöyle bir baktığımızda, alınan mesafenin şükür gerektirecek bir mazhariyet olduğunu görmemek körlük olur. Risale-i Nur, ülke sınırlarını aştı ve artık o dünyanın takip ettiği en temel kaynaklardan birisi. Onlarca dilde milyonlarca insan onun penceresinden Kur’an ve kâinatı okuyor.
Dünyanın Kur’an hakikatlerine koştuğu böyle bir dönemde, üzerinde oynanan dilimizin kurbanı olan bir nesil var ki araya örülen duvarları aşıp ona ulaşsa da anlayamadığı için ondan mahrumiyet yaşıyor. Üstelik yolu henüz ona uğramayan büyük bir kitle var ve onlarla olan mesafe, her geçen gün daha da açılıyor, makas büyüyor. Görmemiz gereken başka bir gerçek de yurt dışında yaşayan ve dilimizi canlı tutacak unsurlardan uzak büyümek zorunda kalan yeni nesillerimiz.
İşte bu üç zümreyi nazara alan yayınevimiz, onların da Risale-i Nur’dan mahrum kalmaması için bir adım attı ve diğer dillere tercüme edilirken riayet edilen ölçüler çerçevesinde belli başlı tasarruflarla onu bu insanların da anlayabileceği bir formatta basmaya karar verdi. Az önce ifade etmeye çalıştığımız gibi bu çalışmanın üç temel hedefi var:
1. Özellikle televizyon ve internetten beslenen yeni neslin de anlayabileceği bir metin oluşturmak ve bu metin üzerinden asıl ve orijinal metinlere geçiş imkânı sağlamak,
2. Türkçe’nin dünya dili olma yolunda ilerlediği bu dönemde dilimizi yeni öğrenenlerin Risale-i Nur Külliyatı’na daha kolay ulaşıp Üstad’la daha erken tanışmasını sağlamak,
3. Ülkemiz dışında doğup büyüyen ve diyar-ı gurbette yaşayan, tabii olarak da Risale-i Nur’un yazıldığı dile aşina olmayan genç kuşakların Nur’ların mesajına daha kolay ulaşmasına yardımcı olmak.
İşte bu çalışma, böyle bir maslahatın ürünü. Peki, bunun için ne yapıldı? Öncelikle bu metin hazırlanırken, Risale-i Nur’un mesajının günümüz diliyle ve en açık biçimde anlaşılması esas alındı. Ancak bu yapılırken de, asıl metnin dokusunun bozulmamasına özen gösterilerek bunun nasıl ifade edilebileceği sorusuna yoğunlaşıldı. Anlamayı kolaylaştıracağı düşünülen yerlerde, kelimelerin bugünkü karşılıklarının seçilmesinin yanında, uzun cümleler bölündü ve aynı malzemeyle bu cümle yeniden kuruldu. Istılahta yer alan terimler ve Nur külliyatının anahtar kavramları ise aynen korundu ve değiştirilmedi.
Samimiyetle atılan bu adım ve gayretin, okurlarımızdan gelen yönlendirmelerle gerçek mecrasını bulacağında da şüphemiz yok.
UFUK YAYINEVİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder