10 Aralık 2007 Pazartesi

Hakkımızda belki bu hayırlıdır

Çölde, yaşayan bir bedevinin bir horozu, bir köpeği ve bir de merkebi vardı. Horoz, sabahları öter, onları namaza uyandırırdı. Bir gün tilki horozu alıp götürdü. Çoluk çocuğu üzüldü. Bedevi, hakkımızda belki bu hayırlıdır diyerek onları teselli etti. Bir kurt, yüklerini taşıyan merkebini parçaladı. Bedevi, üzülen çoluk çocuğunu yine, belki hakkımızda hayırlısı budur diyerek teselli etti. Bir müddet sonra kendilerine bekçilik eden köpekleri de öldü. Bedevi yine ailesini teselli etti.
Bir sabah gördüler ki, ilerideki birkaç çadırda yaşayanlar, esir alınarak götürülmüş. Hayvanlarının sesleri, merkep anırması, horoz ötmesi ve köpek havlaması çadırda yaşayanları ele vermiş. Bedevinin hayvanları olmadığı için onların varlığından haberdar olamamışlar.
Hakkımızda nelerin hayırlı olduğunu Yüce Allah'tan başka kimse bilemez...

3 Aralık 2007 Pazartesi

20 Kasım 2007 Salı

Kararan yüz nurlandı

Süfyan-ı Sevri hazretleri anlatır:

Kâbe’yi tavaf ederken, her adımda salevat okuyan birini gördüm. Ona (Sen gerekli duaları bırakıp hep salevat okuyorsun. Her yerde okunacak dua var) dedim. (Sen kimsin?) dedi. Ben de kendimi tanıttım. (Sen avamdan değilsin, âlimsin, sana anlatayım) diyerek başladı:

Babamla Beytullah'a gitmek üzere yola çıkmıştık. Yolda babam hastalandı. Onu tedavi etmek için epey uğraştıysam da babam vefat etti. Baktım, ölünce yüzü karardı. Yüzünü kapattım. Yanında uyuya kalmışım. Rüyamda öyle bir zat gördüm ki, ondan daha güzel yüzlü hiç kimse görmemiştim. Çok güzel kokuyordu. Babamın yanına geldi. Yüzündeki örtüyü kaldırıp elini babamın yüzüne sürdü. Babamın siyah yüzü nurlandı, bembeyaz oldu. Bu zata kim olduğunu sorunca, (Ben Resulullahım. Baban, ömrünü boşa harcadı. Fakat bana çok salevat okurdu, şimdi sıkıntıda olduğunu bildirdiler, kendisi de benden yardım istedi. Çok salevat okuyan mümine ben elbette yardım ederim) buyurdu. Uyanınca babamın yüzünün bembeyaz olduğunu gördüm. İşte bu yüzden her yerde Peygamber Efendimize çok salevat okuyorum.

16 Kasım 2007 Cuma

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ' i Ziyaret

Peygamberimiz Efendimiz şöyle buyurmuşlardır :
  • “Kim beni vefatımdan sonra ziyaret ederse, beni hayatımda ziyaret etmiş gibidir.”
  • “Kim hac yapar da, beni ziyaret etmezse bana cefa etmiş olur.”
  • “Kim sevabına inanarak beni Medine’de ziyaret ederse, O benim komşum olur, kıyamet günü ona şefaat ederim.”
  • “Kabrimi ziyaret edene kıyamet günü şefaatci olurum.”
  • “Her kim kabrimin başında bana Salât-ü Selâm getirirse ben onu aracısız olarak işitirim.”

11 Kasım 2007 Pazar

Ebu Said Muhammed Hadimi

I. Mahmut Han, Medine-i Münevvere'ye gitmişti. O zaman Medine'de Harem muhafızı olarak bulunan Hacı Beşir Ağa’ya, (Harem-i şerifte, kaldığın bu zaman zarfında önemli bir olay oldu mu?) diye sordu.

O da şöyle anlattı:

“Ravza-i Mutahharedeki Cibril kapısı bazı geceler seher vakti açılır, fakat içeri kimsenin girdiğini göremezdim. Bir defasında kararımı verdim, her gece sabaha kadar uyanık kalacak, ne pahasına olursa olsun bunun hikmetini öğrenecektim. Epey gün böyle bekledim. Bir gece kapı yine açıldı. Hemen koştum, içeride bir zat vardı. Kim olduğunu sordum. Bana, Konya Hadim’den olduğunu söyledi. İmam-ı Birgivi’in (Tarikat-ı Muhammediyye) isimli kitabını şerh ettiğini, şüphe ettiği bazı yerleri Resulullahın bizzat kendisinden öğrenmeye geldiğini söyledi. Kendisini odama götürdüm. Bir müddet kaldıktan sonra benden izin isteyerek ayrıldı. Ben, sabah namazından sonra gene odama şeref vermesini rica ettim. (Memleketimde imamlık vazifem var! Bana izin ver) dedi ve ayrılıp gitti. Bundan sonra da arada sırada gelirdi, kendisiyle görüşürdük...”

I. Mahmut Han, olayın doğruluğuna iyice kanaat getirmek için de memleketin birçok âlimleri ile beraber Hadimli Muhammed efendiyi davet etti. Sonra Hacı Beşir Ağa'yı çağırdı. Hacı Beşir Ağa, o kadar topluluk içinde Muhammed Hadimi hazretlerini tanıyarak yanına vardı, (Hoş geldiniz) dedi. Padişah ve orada bulunan zevat da olayın doğruluğuna iyice inanmış oldular.

26 Ekim 2007 Cuma

Resulullah'ın sana selamı var...

Borcunu ödeyemeyen bir fakir, Ravza-i Mutahhara'ya gelip: (Ya Resulallah, şefaat buyur, borcum var ödeyemiyorum) diye hâlini arz etti. Az sonra uyku bastırdı, uyuyakaldı. Rüyasında Peygamber efendimizi gördü.

Efendimiz aleyhisselam, (Falan yere git, orada şöyle bir zengin var, ona selamımı söyle, borcun kadar parayı iste. Doğru söylediğine delil isterse, her gün bana 100 salevat getirmeden yatmazdı, dün unuttu.. Onu hatırlat da bu akşam getirsin) buyurdu.

Heyecanla uyanan adam, zengin adamı araya araya buldu. Adamın evine vardığında onu, samanlıkta saman elerken gördü. Adam samanın içine beş kuruş düşürmüş onu bulmak için bütün samanı elekten geçiriyordu. Onun bu hâlini görünce taaccüp etti ama, yine de ben vazifemi yapayım deyip, Resulullahın selamını tebliğ etti:

“Resulullah'ın sana selamı var. Salevat getirmeyi dün akşam unutmuşsun, bu akşam söylesin buyurdu. Ben ise borçlu bir kimseyim, benim 300 dirhemlik borcumu ödemeniz için Peygamber efendimiz beni sana gönderdi” dedi.

Peygamber efendimizden selam gelmesi, adamın çok hoşuna gitmişti. Ne dedi, ne dedi diye adama üç defa tekrarlattı. Adam benimle alay mı ediyorsun diyerek gerisin geriye döndü. Fakat zengin olan, hemen önünü kesti, (Ben senin ağzından Resulullah efendimizin selamını daha fazla duymak için üç defa tekrarlattım. Her söylemene 300 dirhem veriyorum. Eğer daha fazla söyleseydin her biri için 300 dirhem verecektim) dedi ve adama 900 dirhem verip gönderdi.

16 Ekim 2007 Salı

Kabe'den Çok Özel Görüntüler

Kabe'de içinde bulunduğumuz yıllarda yağmur yağması anlık görülüyor, yani 2-3 yada 5-10 dakika içinde yağmur yağıyor ve geçiyor. Çok arzu etmeme rağmen bana nasip olmadı yağmur altında tavaf etmek...

İlk gidişimde Medine'den Mekke'ye geçeceğimiz günden 1 gün önce çok hızlı ve kısa süreli yağmura yakalanmış Hüccac, oradan Medine'ye gelenler anlatmıştı, 10 dakika içinde tamamen ıslanmışlar kuru hiçbir yerleri kalmamış, çamaşırları dahil, ve tabiki tamemen kurumaları da öyle hızlı olmuş yağmur geçince...

Gelelim Kabe'de tarih içinde yaşanan yağış resimlerine...

Tavafsız hiç bir anın geçtiğini sanmıyorum şartlar ne olursa olsun...


Kabe'nin Altın Oluk tarafındaki Hatim kısmı...




Kabe'den diğer özel fotoğraflar...








Safa ve Merve Tepeleri arasında Sa'y yapanlar...




Safa ve Merve Tepeleri arasının dış duvarları...

8 Ekim 2007 Pazartesi

Medine'ye Varamadım

Medineye varamadım
Gül kokusu alamadım
Ben Resule doyamadım
Yaralıyım yaralı yaralı

Kabenin örtüsü kara
Açtı yüreğime yara
Bulunmaz derdime çare
Yaralıyım yaralıyım yaralı

Hacerül Esvedin taşı
Akıttın gözümden yaşı
Bulunmaz Resulün eşi
Yaralıyım yaralıyım yaralı

Elimden tut kaldır beni
Ya vuslata erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Yaralıyım yaralıyım yaralı

Selam Götürün

Geçtiğiniz yollara
Bizden selam götürün
Hak-dost diyen dillere
Bizden selam götürün

Kutlu Hicaz çölüne
Hakk'ın solmaz gülüne
O Müminler seline
Bizden selam götürün

Girenler dostun bağına
Düşmez küfrün ağma
Mübarek nur dağına
Bizden selam götürün

Yağan Nur-i Hüdaya
Merve ile Safa'ya
Muhammed Mustafa'ya
Bizden selam götürün

Yalvarıp Rabbimize
Dualar edin bize
Muazzam Kabe'mize
Bizden Selam götürün

Her yönelen Allah'a
Çıkar nurlu sabaha
Al-i Rasülullah'a
Bizden selam götürün

Girersiniz ihrama
El sürmeden harama
Sahabe-i Kiram'a
Bizden selam götürün

Lebbeyk deyip boyuna
Koşun zemzem suyuna
Beni Haşim soyuna
Bizden selam götürün

Mekke ile Medine
İki eşsiz hazine
Cihanyar-ı güzine
Bizden selam götürün

Kavrulan açık başa
Öpülen siyah taşa
Gözlerden akan yaşa
Bizden selam götürün

Yetişir Cemal gayri
Çok sözün yoktur hayrı
Hüccaca ayrı ayrı
Bizden selam götürün

5 Ekim 2007 Cuma

Kabe'nin Yolları

Kabe'nin yolları bölük bölüktür
Benim yüreciğim delik deliktir
Dünya dedikleri bir gölgeliktir

Canım Kabe'm varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana

Eşim dostum yüklesinler yükümü
Komşularım helal etsin hakkını
Görmez oldum ırak ile yakını

Canım Kabe'm varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana

Mevlam Nasip Etse

Gani Mevlam nasib etse
Varsam ağlayı ağlayı
Medine'deki Muhammedi
Görsem ağlayı ağlayı

Delil yapışsa elime
Lebbeyk öğretse dilime
İhram bezini belime
Sarsam ağlayı ağlayı

Akıtırlar hayvan kanı
Esirgemez kimse canı
Şol meydanda koç kurbanı
Kessem ağlayı ağlayı

Hüccac döner yana yana
Ciğerim döndü büryana
Şol zemzemden kana kana
İçsem ağlayı ağlayı

Derviş Yunus der can ile
Kul olmuşum iman ile
Dilim Zikr-i Kur'an ile
Varsam ağlayı ağlayı

18 Eylül 2007 Salı

Şehr-i Prusa Welcomes You

A little explanation...

''Şehr-i Prusa'' has a meaning of ''Prusa City'' , Şehr-i Prusa is very pleased with and glad to see you here , have a nice trip...


If you have passion for who we are ;

If there is Prusa City , then ofcourse there must be a Prusias...

Besmele-i Şerif İle Şehr-i Prusa ' ya Başlangıç


Şehr-i Prusa ' ya hoşgeldiniz , sizleri burada ağırlamaktan mutluluk duyacağız , ve sizleri burada en iyi şekilde ağırlamak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız...



Biz kimmiyiz ;

Şehr-i Prusa varsa elbette Prusias ' ı da vardır...